Yıkılmak üzere olan 1200 yıllık Varakavang Manastırı’nın tapusu Fatih Altaylı’nın üzerinde görünüyor. Garo Paylan, manastırın kurtarılması için Altaylı’ya ‘tapu devri’ çağrısı yaptı.
Artı Gerçek’ten Remzi Budancir’in haberine göre yıkılmaya terk edilen kilise ve manastırların durumunu incelemek için Van’da bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, bakımsızlıktan ya da yaratılan tahribattan dolayısı ile yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan kilise ve manastırları inceledi.
Paylan’ın ilk incelediği Varakavank Manastırıydı. Van Merkeze bağlı, Yukarı Bakraçlı köyünde yer alan Varakavank Manastırı, oldukça geniş bir alana inşa edilmiş durumda. Bakımsızlıktan ve define arayanların yaptığı kazılardan dolayı manastır büyük zarar görmüş. Devasa manastırın ek binalarının duvarları çökmüş, ön taraf ve çatı kısmında da çöküntüler var. Manastıra ait haç ve sembollerin kazılı olduğu taşlar ve sütunlar etrafa saçılmış durumda. Ana taşıyıcı kemer taşların düşmeküzere olan manastır restore edilmezse birkaç yıla kadar yıkılabilir.
Yıkılmak üzere olan Varakavank Kilisesi’nin restorasyonu önünde, dikkat çekici bürokratik bir engel de var. Paylan, bu engeli şöyle anlattı:
“Bölgenin en önemli yapılarından biri olan Varakavank Manastırı neden restore edilmiyor? Çünkü, manastırın restore edilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan başvuruda genellikle “Orası özel mülk. Biz işlem yapamayız” cevabı ile karşılaşılıyor. Manastırın kime ait olduğu araştırılınca tapusunun Gazeteci Fatih Altaylı’ya ait olduğu anlaşılıyor.”
Varakavank Manastırı’nın restore edilmesi için defalarca Kültür Bakanlığı’na başvuru yaptıklarını ifade eden Paylan, bakanlığın özel mülkiyet olmasını gerekçe göstererk bu talebi her seferinde reddettiğini söyledi ve şöyle devam etti.
“Biz de diyoruz ki o özel mülkiyet kimdeyse burayı iade etsin. Öğreniyoruz ki burası gazeteci Fatih Aktaylı’nın mülkü. Şunu anlamıyorum. Bir gazetecinin, Türkiyeli bir gazetecinin niye manastırı olur” diye sordu.
Varakavang Manastırı’nın bin 200 yıllık tarihe sahip olduğunu, ve içinde yedi kilisesi bulundurduğunu hatırlatan Paylan, manastırın yok olmaması için Fatih Altaylı’ya tapuyu devretme çağrısında bulundu:
“Burası binlerce ruhbanın yetişebildiği çok önemli ruhani kompleks. Bu kompleks yıkılmaya terkedilmiş durumda. Sayın Fatih Altaylı eğer burayı bir an önce Ermeni Patrikhanesi ya da Kültür Bakanlığı’na devrederse burası restore edilecek. Aksi taktirde burası yıkılmaya terkedilecek. Bir an önce buranın tapusu devredilirse bu manastır kurtulacak. Buradan sayın Fatih Altaylı’ya çağrıda bulunuyorum. Tapusu sizin adınıza olan, nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde üzerinizde olan bu manastırın mülkiyetini Kültür Bakanlığı’na yada Ermeni Patrikhanesine devredin ki bu bahane ortadan kalksın. Bu kültürel varlık ayakta kalabilsin”
Bölgede bulunan Ermenilere ait tarihi yapıların tahrip edilmesini +Gerçek’e değerlendiren Garo Paylan, bundan yüz yıl önce Anadolu’da yaşayan her beş kişiden birinin, Van’da ise her yaşayan 3 kişiden 2’sinin Ermeni olduğunu hatırlattı. Ermeni halkının binlerce yıldır bu topraklarda yaşadığını ifade eden Paylan, “Ermeni halkı çok ciddi bir medeniyet yaratmış. Binlerce kültürel varlığı, manastırları, kiliseleri, okulları ve hastaneleri var. Bu kültürel varlıklar maalesef Ermeni halkı yok edildikten sonra, geride kalan kültürel varlıklarda bilinçli politikalarla yok edildi. Devlet eliyle organize edilen bir vandalizm karşısında büyük oranda binlerce yıllık bu kültürel varlıktan çok az sayıda varlığın izi kaldı. Çok az ayakta kalabilen varlık kaldı. Çünkü bunlar çok iyi taş işçiliği yapılan varlıklar ayakta kalabildi. Ama artık son nefeslerini yaşıyor bu varlıklar. Eğer birkaç yıl içerisinde korumak anlamında bunlara müdahale edilmezse bu geride kalanlara, geride pek bir şey kalmayacak” dedi.
Bu seyahatte buradaki yapıları görmek, bunları yerinde inceleyerek bu sorunu gündeme taşımak için çıktığını anlatan Paylan, şunları söyledi:
“Ankara’ya döner dönmez bunları gündeme getireceğim. Hükümetle, Kültür Bakanlığıyla da bu konuyu görüşeceğim. Bir an önce bu adımları atın diyeceğim. Ermeni meselesi sert bir mesele olarak görülüyor. Ermeni halkından bir şekilde yaşadıkları felaketten dolayı, bunu nasıl adlandırmayı bir kenara koyup, Ermeni halkı ile yüzleşmek istiyorsa, onların gönüllerindeki yarayı iyileştirmek istiyorsanız en azından böyle adımlar atın. Çok büyük tazminatlar şunlar bunlar dillendiriliyor ama esas mesele gönüllerdeki yarayı ancak yaralandığımız yerde iyileştirebilirsiniz. Burası da öyle bir yer. Yedi Kilisenin ayağa kaldırılması Ermeni halkının gönlündeki yarayı biraz daha iyileştirecektir. Akdamar Kilisesi restore edildi evet önemli ama binlerce Akdamar var Türkiye genelinde. Van’da yüzlerce Akdamar var kurtarılmayı bekleyen.”